Döllenmeden hemen sonra başlayıp bütün bir gebelik süresince kadınlarda anatomik, fizyolojik ve biokimyasal değişiklikler oluşur. Bu değişikler büyüyen bebeğin korunması, ihtiyaçlarının daha kolay karşılanması, doğum için gerekli alt yapının hazırlanması yani sizin ve bebeğinizin sağlığının korunmasına yardımcı olmak amacıyla oluşur.
Vulva ve vajen: Bağ dokusu ve damarlanmadaki artışla ilgili olarak yumuşama olur. Renkte koyulaşma görülür. Varisler oluşabilir.
Rahim ağzı: Damar ve içerisindeki salgı bezlerindeki artış nedeniyle, yumuşama ve morarma söz konusu olur. Rahim ağzında nişan adı verilen sümüksü bir tıkaç oluşur. Bağ dokusunun içeriği değişerek gerilime karşı koyma gücü artar.
Rahim: Normalde ağırlığı 60-80 gr, hacmi 10 mL olan rahim gebelik sırasında büyüyerek miada ulaşıldığında yaklaşık 900-1100 gr ağırlığa ve 5 bazen 10 litre hacme ulaşır. Büyüme simetrik değildir.
Meme değişiklikleri: Erken dönemde hafif bir renk değişiklik ve damarlanmaya bağlı hassasiyet oluşur. İlerleyen haftalarda büyüme başlar. İçerisindeki keseciklerin büyüme ve gelişmesi ile ele nodüllü bir yap olarak gelebilir. Meme başı genişleyip sürekli çıkıntılı durabilir. Meme başı çevresindeki kahverengi alan (areola) da genişler ve koyulaşır. Venlerdeki genişleme nedeniyle dışarıdan rahatlıkla görülür. hafif hassasiyet olabilir. Meme başı çevresindeki alanda çepeçevre yerleşen yağ bezlerindeki (montgomery tüberküllleri) sayısında ve büyüklüğündeki artışla çıkıntılar izlenir.Kolostum denilen ağız sütü ikinci trimestr başından itibaren gelebilir.
Metabolik değişiklikler: Annede gebelikle beraber köklü metabolik değişiklikler olur. Bunlar daima bebek lehinedir.
Gebelikte kilo alımı: Büyüyen bebek, rahim, plasenta, meme dokusu, amnion sıvısındaki, kandaki ve damar dışı ile hücre dışındaki sıvı artışı kilo artımına katkıda bulunur. Gebelikte ortalama 12 kg( 9-17 kg) normal kilo artışı olarak kabul edilebilir. Esas artı son 2 trimestrde olacaktır ve ortalama haftada 400 g civarındadır. Karbonhidrat, yağ, protein, mineral,, sıvı ve elektrolit metabolizmasındaki değişikliklerle annenin ve bebeğin enerji ihtiyacı gereği gibi karşılanır.
Kan ve Bağışıklık Sistemindeki Değişiklikler: Gebelik sırasında rahime ulaşan kan miktarını , doğum sırasında kaybedilebilecek kan miktarını karşılamak amacıyla annede 6. gebelik haftasından itibaren kan hacminde artış meydana gelir. En fazla ikinci trimestrde olan artış son dönemde yavaşlar ve sabit bir hal alır. Toplamda eskiye göre %40-50 civarında kan hacminde bir artış söz konusu olur. Bu artışta kanın sıvı bölümündeki (plazma) katkının daha büyük olması ve oksijen taşıyan ve bunun için de demire ihtiyacı olan kan hücrelerinde artışın daha az olması fonksiyonel olarak kansızlığı meydana getirir. Gebelikte bağışıklık sisteminde yetmezlik görülmese de hem hücresel hem de hormonal bir azalma olacaktır. Vücudun kendi dokularına karşı geliştirdiği hastalıklarda azalma olmasına rağmen enfeksiyonlara eğilim artmaktadır.
Kalp Damar Sistemi Değişiklikleri: Rahmin büyümesiyle karın içerisindeki organlar yukarı doğru yer değiştirir ve diyaframı da yukarı doğru iter, kalbin yönünü sola doğru döndürür, kalp atım sayısı dakikada 15 vurum artar. Hormonların etkisiyle damar direnci azalır, kan hacmi arttığından ve metabolizma hızı arttığından, dakikada pompalanan kan miktarı artar. Kan basıncı ikinci ve üçüncü trimestrin başlarında düşer sonra normale döner. Rahim büyüdükçe sırt üstü yatışta dönen kanı toplayan büyük vene baskı yapar kalbe dönüş azalır ve tansiyon da ani düşüşler olabilir.
İdrar kaçırma sorunu çok önemli bir sosyal problem olup, günümüz modern tedavileri ile başarılı olarak ortadan kaldırılmaktadır. Temelde kadınların hastalığı olan idrar kaçırma 35 yaşın üzerindeki her 5 kadından birinde görülmektedir. Kişinin sosyal yaşantısını etkileyecek olan her idrar kaçırma bir hastalıktır ve tedavi edilmelidir. İdrar kaçırma; öksürme, hapşırma, gülme gibi karın içi basıncın arttığı durumlarda ortaya çıkabileceği gibi, daha az eforla da meydana gelebilir.